28 Temmuz 2010 Çarşamba

canlıbomba

toplu taşıma araçlarında çocuğu otursun diye; ki bu yaş 4 ila 18 arasını kapsamaktadır; kendi ayakta duran bu da yetmezmiş gibi oturması gereken birçok insanı da mağdur eden anne, sözüm sana! o çocuktan saygı ve hayır bekleme, ileride de gelip bana ağlama...

26 Temmuz 2010 Pazartesi

cyc

'herkes gitmek istiyor' demiş ya Can Yücel; çok sık duyuluyor hani.
size bir sır vereyim mi?
herkes gidecekse eğer, burada kalmak en iyisi...

'bi' hece

duvara yazılmış 'çare sarıgül' yazısının başına - bi - ekleyerek olayı tek hecede bitiren insan; seni seviyorum...

ilan ediyorum

hava çok sıcak ve ben emrealtuğ'u yeterince ciddiye almadığım için kendime çok kızgınım. adam bas bas bağırdı "daha da sıcak olacak" diye de bi kulağımızdan girdi ötekinden çıktı. amma ve lakin bu suçun bi kısmı da pop müzik sektörümüzdeki şarkı anlayışında. öyle içimize yerleşmiş ki 'mana arama abi zıpla!' anlayışı, bir dahinin haykırışlarını duymaktan çok uzakta kılıyor bizi. gerçi şimdi düşünüyorum da, emrealtuğ bu aralar soner sarıkabadayı imzalı 'ohoo daha bu ne ki' adlı bir maksingıl çıkarsa yine aşak geçer dururum.hem önce o, bu ileri görüşlülüğünü daha faydalı işlere harcasa iyi olur, sinirlendim... peki ya bu sıcakta sokakların böylesine dolu olmasına ne demeli. denilcek şeyler çok açık ya "sıcak başına vurunca taramalı gibi saydırıyor" demeyin diye susuyorum. zaten epey agresif bir kişilik profili çiziyorum sabahberi. yanlız insanoğlunun ne denli ikiyüzlü olduğu apaçık beliriyor. "ulan sende dışardasın köftehor, millete laf edeceğine dön de bi kendine bak densiz" derseniz haklısınız ama bozuşuruz. bunları düşünürken yürümek çok acayip, ya da sonradan uydurmak. işte can sıkıcı bir durum daha! 25 metre ötede(şak diye nasıl hesapladım ama) el ilanı dağıtan bir sırnaşık. daha düne kadar anketörlük yapıp milletin peşinden koştuğumu unutmuş gibiyim, böyle de pisim. şimdi çocuk ilanı uzatacak, kendim de işi yaptığım için kıyamayıp alıcam. sonra görür üzülür diye atmayıp katlayıp cebime koyucam ve onu orda unutup bir çamaşır yıkama şirketinin cep boşaltma departmanında karşılaşıp "merhaba!" dicem. en iyisi hiç umursamayıp yanından geçip gitmek ve bu cool duruş için kendime sıkı bir "aferin" çekmek. 10 metre falan kaldı... yapmasınlar böyle reklam ya, yazık onca kesilen ağaca. internet diye birşey var bu dünyada, valla var ya. ha diyeceksin ki herkesin net imkanı yok, herkesin çılgınlar gibi tv imkanı var ama. tamam tartışmaya girsek yeterli argümanım yok ama istemiyorum arkadaşım el ilanı dağıtılmasını. aha geldim, verme aman verme. şişt vermesene lan. bak yanından geçip gidiyorum öylece... nasıl yani? çocukla aramızdaki fark gitgide açılırken elimde ne bilmemne dershanesinin indirimli fiyatlarını gösteren bir kağıt ne de zihnimde dağıtıcı çocuğun "alır mısınız" nidası var. nasıl lan? elindekileri bir an önce bitirip yoluna gitmek isteyen bir çocuğun ilgilenmediği adam olmak çok zormuş, uzun hava okunacak kadar zor. hadi len! benim donuk ve mesafeli bakışlarım seni öylesine korkuttu ki benden, ağzını açıp bir kelime bile edemedin... coolum lan ben!

1 Temmuz 2010 Perşembe

yankızgın

bizim burada 'madımak' dondurmacısı var, böle buz gibi
dondurmalar falan. dondurma olmak zor olsa gerek. kibritçi kız modunda bir ölüm. gerçi dondurma tatlı bişeydir, kebaptır acı olan ve hannibal değilsen insan etinden yapılanı hiçkimse yemez. hannibalların 58 dişi var diyolar doğru mu?