29 Haziran 2011 Çarşamba

SaffetÜmitGÜNEŞ

Yüzüme değdi nefesin, reddin enfesti.
Ciğerlerim bir gecede siyaha kesti.
Dört ayak üstüne düştün, betona değdi canın
'Kötürüm' ne pis kelime, kedi değilsin kadın.

iki

En az sana yakışmaz babet
Ama sen yine de giymemeyi tercih et.
Bu konuda kimsenin kaygısı olmaz
Kimse bu denli derin analiz yapmaz;
Uzanmış bileğinden öpmek varken
Ve milyonlarca reverans icra edilirken.
Referans aldığın herşeyi bir kenara koymalısın
Zira insanın biricikliğini ortadan kaldıramayacaksın.

22 Haziran 2011 Çarşamba

Talpinae


Öptüğün ayna düştü bugün.
Bugün düştü öptüğün ayna.

/Artemis’in oku çeken ellerinden su içtim,
Yaralı Orion’um tarafından yere serildim.
Hakkımda detaylı bilgi isteyen, köstebekgilleri izlesin.
İçimde açılmış tünellerim,
Zararlı göğüs bahçeme.
Kimse bu sene benden mahsul beklemesin/ 

Ağzımı ruj izine sabitleyip baktığım
Ve kendimi İskenderiye Feneri’yle kıyasladığım
Ayna
Öptüğün
Bugün
Düş…

14 Haziran 2011 Salı

Neşe

Tonikle ‘kin’ sundun, çarpıldım.
Üç harfli meselesi malum.
Üstüne yaş gözün rakısı
Ağrı, ağrı, ağrı…

Göğsümde bir bizon var
Ki bu hiç de az sayılmaz
‘Kalmamdiyorsit’ oranını yükseltme
Dünya nefes alınamaz olmamalı…

Yalnızlığın üstatları yastıklar
Duvarlar karanlığın karındaşları
Üzerine geçirdiğin dokunulmazlık zırhı benim imalatım.
Bu zanaatkarlığın yarattığı pişmanlığı görmek istersen gel;
Acı oynuyor burda!

20 Mart 2011 Pazar

Hal

Güzel hatrın için maydonoz tamam
Engin ara sahiplik namümkün çünkü
Çok ısrarla karnıbahara kadar giderdim
Lakin kereviz ağır oldu, kabul edelim.

Bir akşam üstü pazartesi pazarındayız
Tezgahlar kalkıyor...
Sesler azalıyor...
Yerlere bakıyorsun,
Ezik, büzük, karmakarışık;
Yetiştirilmiş ne varsa.
İçin kalkıyor, kaldıramıyorsun.

Neden bu kadar çok miden bulanıyor,
Şimdi anlıyor musun?
...

Sen farkında değilsin
Sevda gidince özlemek de gitmiyor.
Ve özlem bir kadın vokal
Kanon yapmakla iştigal.

19 Şubat 2011 Cumartesi

freud

KalktımOkudumUyudum
Baba bu yalan değil;
Senden kurtulmanın yollarını aradım
Demirel plaka
Ben sessizlik vaad ettim.
Ama uydum haazır olan fenaya
Kılıfıma uydurdum.

"Bel kır, at!" direktifi verilmişlerden,
Yumrukları bir başbakan vakarıyla yedim.
Bir lunapark değil dünya, milyonlarca dönerdolap
Ve tonlarca yük taşır sırtta, aşık adlıkarınca.

Her ışık aydınlık değil, yüceltmeyin şafağı
Çünkü herkes bilir ki, acı gündüz de acı
Durur hala darağacı, yadsıadamaz gerçek bu
Kalbe gelen çekilir.

Haberin olsun bugün, uslandırdılar beni.
Baba, çok seviyorum seni...

2 Şubat 2011 Çarşamba

yazılara ara veriyorum, kadir tapucu'ya kadar gidip gelicem. şiir eserse yazarım yine...

30 Ocak 2011 Pazar

szia

Damarlarım yok benim, saçların var yerine.
Koparıp yuttum
Sen arkanı dönmüştün, uyuyordun.
Kalkıp bir kitabın içine uzandım
Orada ayyaş bir kadınla yattım.
Ayraç.
Ayır aç.
Ayır an.
Ayran.
Saçma bir yere vardım
...
Her ülke bir Ayten Alpman çıkarsa,
Acılarımın şekli elips olurdu.
Anlaşılırdı erkeklerin nasıl içten ağlamadığı
Ve  cümlealem ironiye doyardı!
...
Bugün kar,yağmur, rüzgar;
Ne aramazsan var.
Severim böyle günleri, kovuklarına çekilirler.
Dolugözlüyümdür ben, dökerim hemen.
Kızarır, ovuşturdukça beter olurlar,
Ve insanlar tüm bunları havaya yorarlar,
Severim.
İnsanlar
Yorarlar.

22 Ocak 2011 Cumartesi

N.M.B.

Me, the lover of the earth, in an eternal struggle
most probably having a throat cut in my breath
the water get stuck on my craw is now two baby drops
while picking up a scantly livelyhood
I'm questioning what is death in a nonsense mood

If it's objective to say 'such is the best'
I am begging for  a piece of subjective point of view
when a hearth is broken no escape remains in it for the imprisoned loser
and inside the imprisoned, there is always one another
at the end just a tiny body is left over
'each man is a matrushka' is the sentence of each lover

since you call my name the bog game
and make me open my sunday cards
here! one is jack and the other is king
And my dear princess
by sulking from far far away just give me an ace

(BilgenDilbaz'ın ölümsüz çevirisinden:)

19 Ocak 2011 Çarşamba

göz

Birkaç ince su yılanı dökülen saçları taşta
Kalanlar dil çıkarmış berenin altından
Ve dumanı çıkar ateşin
Kulaklarından.

Elde şarap, sağ yanakta iz
Muhtemelen kalbindeki bikaç metre fark atar

Dışarısı
Gözleri kapıda
Anahtarı değil sahipliği unutmuş galiba

Okşayın sokaktaki kedileri
Onlar üçbeş kuruşluk gördüğünüze
Sarılıp uyuyorlar geceleri.
Bari biraz insan eli
Dokunsun bedenlerine.