30 Ağustos 2010 Pazartesi

şambaba

canyücel bir gün yolda yürürken küçükiskender'e rastlamış. görür görmez okkalı küfürlü lakin insanı ciğerparesinden etkileyen diliyle küçükiskender'e laf sokmuş. var ya ne biçim sokmuş küçükiskender daha da küçülmüş cep iskender'i olmuş. aşırı duygusal çocuktur iskender, boynunu bükmüş mırıltıyla karışık birkaç laf etmiş ama o da çok sağlam laf sokmuş. sokansokana bir tartışma başlamış aralarında. iskender'in üzüntüsünü gören 'canbaba' "sana şurda bi şambaba ısmarlayayım da ağzımız datlansın" diyince sevinmiş iskender pıtıpıtı yürümeye başlamış çocuksu bir heyecanla. canbaba arkasından hızlı ve paytak adımlarla yürümüş ve ensesine sağlam bir tokat yapıştırıp sigaradan ve şaraptan boğuk boğuk olmuş sesiyle "behey utanmaz ben ki milli eğitim bakanlığı yapmış efsanevi bir babanın oğluyum; sense beyoğlunun arka sokaklarında mesut komiserle riza amirin bile gözünden kaçmış bir ufaklıksın. senin benle aynı masaya oturabilmen için facebookta hergün düzenli olarak en az 1000 kişi tarafından şiirinin paylaşılması, ortalıkta küçük küçük iskenderlerin dolaşması ve de seni eskiden beri bilen ve azçok takip eden insanların bile senden tiksinmesi gerekiyor. ödemen gereken bedel budur" diyince iskender'in cevabı "biteceksek beraber biteriz can! küçük gördün diye karamürsel sepeti mi sandın? bundan böyle kork benden" olmuş... işte o günden sonra canyücel ve küçükiskender birer birim kurup sürekli birbirlerinin şiirlerini facebookta paylaşan fanlar yetiştirmeye başlamışlar. bugün hala aktif halde olan bu birimler yükselme devirlerini yaşıyor ve biz sıradan facebook ve sanat severleri çileden çıkma seviyesine getiriyorlar. oyuna gelme anne...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder